Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıralarım
Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 1 Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıralarım 1962 yılı Eylül ayında , o zamanın Din Eğitimi Müdürü hocam merhûm Kemâl E dip Kürkçüoğlu'nu ziyâret e gitmiştim Hocamla biraz sohbet edip elini öperek ayrıldım O zaman Maltepe'de bulunan Din Eğitimi Dairesi'nin uzun ve dar koridorunda ilerlerken arkamdan "Celâl" diye çağırdı Ben dönüp yanına vardığımda "Millî Eğitim Bakanı Şevket Râşit Hatipoğlu benim Türk Ocağı'ndan arkadaşım olur Üçüncü bir Yüksek İslâ m Enstitüsü açmak istiyor Bu işi Kayseri yapabilir mi?" diye sordu Ben de hiç tereddüt etmeden "Yapabilir, efendim" dedim Bunun üzerine O da "Hemen git çalışmalara başla" dedi Kayseri'ye gelince öğretmenler odasında bulunan arkadaşlara konuyu an latdım Onlar da büyük bir sevinç içerisinde hemen işe başlamayı uygun buldular Kısa bir zamanda dernek çalışmalarına başlayarak İmâm -Hatip Okulu Yaptırma ve Yaşatma derneği tüzüğünde ba'zı değişiklikler yaparak çalışmalara başladık Arkadaşlar, israrla b enim dernek başkanı olmamamı istediler ise de ben, “Ben me’murum, sakıncaları vardır” dedim ve merhum Mehmet Çorakçı beyin dernek başkanı olmasını ve işlerin yine benim tarafımdan yürütüleceğini söyledim Onlar da ister istemez kabul etdiler Bu sûretle yö netim kurulunda , merhûm Mehmet Çorakçı, Abdullâh Saraçoğlu, Hacı Mehmet Küçükçalık, Hacı Ali Soyal, Hacı Mehmet Hamurkâr, Selçuk Karakimseli, Dr Mustafa Mıhçı görev alarak bu işin öncülüğünü yapmaya başladılar Bundan sonra enstitünün yapılacağı ar sa konusu konuşulmaya ve ba'zı çalışmalar yapılmaya başlandı Bu sırada muhtelif arsalar gesterildi ise de -ben başta olmak üzere - bir kısım arkadaşlarımız bu arsaların uygun olmadığı fikrini savunduk ve Talas caddesi üzerinde bir yerin olmasını tavsıye e tdik O sırada Kayseri vâlisi bulunan merhûm Kâzım Atakul da bizim fikrimizde idi Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 2 Yine bu sırada yapılacak binanın plân ve projesi üzerinde çalışmalar da yapıyorduk Fakat, yönetim kurulunda bulunan arkadaşlar benim fikirlerimi kabullenmekde biraz zorlanıyorlar ve basit bir binâ ile yetinilmesini istiyorlardı Bu çalışmalarımız esnâsında merhûm Hamdi Eskici beyin amcası, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdür yardımcısı Ömer Eskici bey, “Biraz da memleketime ve dînime hizmet edeyim” diyerek bizimle ilgilenmeye başladı Bu muhterem kişi on sene Amerika'da kalmış, tahsil görmüş çok tecrûbeli bir mâden mühendisi idi Yönetim kurulundaki arkadaşlar onun tavsiyelerini ve yönlendirmelerini daha kolay kabul edebiliyorlardı Bunun içi n onunla birlikde plân ve proje çalışmalarına başladık Dînî konuları ve dîn eğitimi ile ilgili bilgileri ben , tek nik konuları da o, dile getirerek İmâ m-Hatip Okulu'nun müdür odasında gecenin geç saatlerine kadar çalışıp konuyu olgunlaştırmaya çalışıyor ve Yönetim Kuruluna arz ediyorduk Bi'l -hâssa o, her hafta sonu Ankara'dan Cumartesi günleri geldiğinden haftalarca süren bir çalışma netîcesinde , ikimiz birlikte, enstitüde ve inşaatde ihtiyaç duyulacak (35) sayfalık bir plan ve proje taslağı hazırladık Bu taslak, bina yapılmaya başlanınca, tarafımdan o zaman seçimle son defa müftülük makamında bulunan müftü Halîl Halîloğlu'nun müftü kâtibi olan ve dernek üyesi bulunan merhûm Abdullâh Saraçoğlu'na teslim edilmişdi Fakat bu (35) sayfalık dosya hâin eller ta rafından çalınarak yok edilmiş ve bir daha bulunamamışdır Aslında biz bu çalışmalarımızı , -Hadîs, Tefsîr, Fıkıh gibi -onyedi fakülte ve yüksek okulu bünyesinde bulundurabilecek bir şekildeki İslâm Üniversitesi için yapıyorduk Bu çalışmalarımız esnâ sında merhûm Ömer bey, "Biz belki bu fakülteleri bu şekilde açamayız, hiç olmazsa bu konuları dört senelik Yüksek İslâm Enstitüsü üzerine ikişer senelik bir ihtisâs şeklinde yapmaya çalışalım" teklîfinde bulundu Bu teklif de uygun görüldüğünden bu yönde ç alışmalar yapıldı Bunun için hâlen mevcut bulunan ana binânın üçüncü katı Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 3 yirmişer kişilik küçük sınıflar hâlinde düşünüldü, plân ve projeler de ona göre hazırlandı Fakat bu üçüncü kat hâlen yapılmış değildir Bu fakülte veyâ ihtisâs kısımlarının öğretim görevlileri de yurt içinden veya dışından ehil kişilerek bulunarak te'mîn edilecek, resmî maaşlarına ilâve olarak vakıf tarafından kendilerini tatmîn edecek ek para verilecek, yeni me'zûn olup da bu konularda çalışmak isteyen Yüksek İslâm Enstitüsü ve İlâhiyat Fakültesi me'zunları bunların yanında yetiştirilecek, bu sûretle de kısa bir zamanda öğretim görevlisi sıkıntısı çekilmeyecekdi Merhum Ömer beyin kendisi de ingilizce dersi için yeterli bir eleman olarak düşünülmüşdü Bu çalışmalar bu şekilde devam ederken bir taraftan da bu enstitünün nereye yapılacağı tetkîk ediliyordu Merhum Kayseri vâlisi Kâzım Atakul mühendisler odası ile toplantılar yaparak iş birliği yapıyor ve onlardan fikir alıyordu Netîcede onların kendi aralarından seçtikle ri üç kişilik bir hey'et bu araştırmayı yapacak ve netîceyi bir rapor hâlinde vâli beye sunacaklardı Nitekim netîce öyle oldu Bu üç kişilik hey'etin hazırlamış oldukları raporda, Yüksek İslâm Enstitüsünün, Argıncık tarafındaki bir vakıf arazizi ol an şimdiki sebze hali taraflarına yapılması uygun görülmüşdü Merhûm Mehmet Çorakçı beyle vali beyi ziyâret edip durumu sorduğumuzda, -kendisi Talas tarafına istemesine rağmen - "Bir vâli olarak fen elemanlarının gösterdiği yere yaptırmak mecbûriyeti ndeyim" dedi Bu arada ben, "Efendim, müsâade ederseniz bu hey'et ile bir kere görişelim" dedim O da "olur" cevâbını verdi Mehmet Çorakçı beyle mühendislerin yanına giderken o zaman CHP millet vekili olan Bahri Yazır karşı geldi Nereye git diğimizi sordu Biz de durumu anlatdık O da "Öyle ise ben de sizinle berâber geleyim" dedi ve mühendislerin yanına varıp konuştuğumuzda ileri sürülen fikirlerin doğru olmadığını söleyip onları iknâ etdik ve Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 4 raporlarını şimdiki İlâhiyat Fakültesinin bulund uğu arsaya yapılması şeklinde düzelterek tastik ettirdik Durumu vâli beye arz edince O da böyle bir durumdan çok memnun oldu Çünkü kendisi, böyle yüksek bir okulun Talas taraflarında yaptırılmasını, Talas yolunu çift yol yaptırıp troleybüs getirmeyi, -belki de üniversite fakültelerini ve yapılması düşünülen yüksek okulları - oralara yaptırmayı düşünüyordu Bu çalışmalar esnâsında ara sıra Mehmet Çorakçı beyle Ankara'ya gidiyor, o sıralarda Kayseri millet vekili olan merhum Hüsnü Dikeçligil ile görüşüyor, müşkillerimizi onun yardımı ile hallettirmeye çalışıyorduk Bu sırada Başbakan yardımcısı merhum Turan Feyzioğlu ile bir iki kere görüşmüş idik, fakat istediğimiz ilgiyi pek görememişdik Yine bir gün Ankara'ya giderek Başbakanlık koridor unda Hüsni Dikeçligil beyi bekliyorduk Koridorun öbür tarafından geçmekte olan merhûm Turan Feyzioğlu bizi görünce yanına çağırdı "Sizin konunuzu inceledim Memleket için faydalı olacağını gördüm Bunun için size yardım edeceğim" dedi ve bizi odasına göt ürerek Kayseri vâlisi Kâzım Atakul'a telefon ederek her türlü yardımın yapılmasını söyledi Bundan sonra bizim çalışmalarımız oldukça kolaylaşdı Bu sırada Kayseri Belediye Başkanı olan merhum Mehmet Çalık beyi ziyaret ederek durumu anlattık ve bize yardımcı olmasını istedik O da Talas yolu civârında istediğimiz yeri hemen şehir plânına alarak meclisten geçireceğini, Ankara'dan tastikinin de bizim yaptırmamızı söyledi Biz de bu günkü İlâhiyat Fakültesi'nin bulunduğu, cephesi (500) derinliği (250) m olan (500 x 250) m arsayı teklif etdik Bu sûretle gerekli işlemler yapılmaya başlanıp tamamlandı Yol kenarında ve diğer yerlerde olan tarlalar, sâhiplerinin muvâfakatı ile vakıf tarafından m 2 si (2,5) liraya satın alındı Arsanın ortasından geç mekde olan eski Talas yolu Belediyenin olduğundan Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 5 merhum Mehmet Çalık bey de o kısmın m 2 sini on kuruş sembolik bir fiatla vakfa sattı Bu sûretle enstitünün arsası istenilen şekilde te'min edilmiş oldu Yapılacak olan binâların plân ve projeleri de , Ankara Türk Sıtandartları Enstitüsünün mimar -mühendisi olan şahsa yaptırılarak inşaatın yapım safhasına geçildi Temel atma töreni, merhum Mehmet Çorakçı beyin Kayseri Ulu Câmi'sinde (Câmi Kebîr'de) yapmış olduğu bir va'z ile halka duyuruldu O za man Kayseri'de -Dokuz Osmanlılar diye tanınan birkaç sapık kimseden başka - her hangi bir cemaat ve tarîkat gurubu olmadığından herkes birlik ve berâberlik içinde idi Bunun için bir gün sonra kazma ve küreklerini alıp gelen kalabalık bir müslümân topluluğu tarafından temel kazılıp törenle inşaata başlandı Halk coşkulu idi Kayseri'de bulunan devlet erkânı ve yirmi kadar mühendis de bu törende hazır bulunmuşlardı Bu coşkulu hâli gören Güventürk Paşa, "Bunlar nedir?" deyince ben de "Allâhü Teâl'a'nın askerl eri" cevâbını verdim O da "O ne demek" diyerek sertçe bir karşılık verdi Aradan bir müddet geçtikden sonra binânın temelleri bir metre kadar yükselmişdi ki Millî Eğitim Bakanı Şevket Râşit Hatiboğlu bakanlıkdan ayrıldı Yerine İbrâhim Öktem bakan olmuşdu Çalışmalarımızı ve binânın durumunu ona bir mektup ile bildirdik O da cevâbî yazısında inşaatın derhal durdurulup yapılmamasını emretmişdi Bu yazıyı alınca hemen Mehmet Çorakçı beyi okula çağırdım Durumu berâberce müzâkere ettikden sonra -iki üç kişinin dışında - hiç bir kimseye haber vermeden bu durumun önüne geçmeye ve inşaatın devam etmesine çalıştık Hatta bir kısım yönetim kurulu arkadaşları bile haberdar etmemiş idik Çünkü böyle bir durumu halk duyarsa büyük bir infiâlin olacağını ç ok iyi biliyorduk İkimiz birlikte Ankara'ya giderek o zaman Başbakan Yardımcısı olan Turan Feyzioğlu'na durumu anlatmak istedik Kendisi, Pazartesi Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 6 günü yapılan bir toplantıda idi Toplantının bitmesini bekledik Başbakanlık kapısından çıkarken biz i görünce arabasına aldı Çünkü Avrupaya gitmek üzere olduğundan uçağa yetişmek mecburiyyetinde olduğunu söyledi Biz, işimizin Millî Eğitim Bakanı ile olduğunu söyleyince yanında bulunan Millî Eğitim Bakanı'na "Öktem, sen de arabaya bin" dedi, o da bindi Araba içinde söylediklerimizin hepsini, bakan bey red etti Bunun üzerine Turan bey, "Öktem, şimdi uçağa yetişmek mecbûriyyetindeyim Çarşamba günü geleceğim Öğle yemeğini berâberce yiyelim" dedi O da "Olur" cevâbında bulundu Bize de "Siz de o gün öğle yin gelin" dedi Evine varınca kapıdan hanımına "Avrupaya gidiyorum Çarşamba günü geleceğim Öğle yemeğinde de misafirlerim var Hazırlıklı bulun" diyerek içeri girmeden vedâlaşıp evinden ayrıldı Bizi de, yol üzerinde uygun görülen bir yerde indirip yolu na devam ett Çarşamba günü öğleyin Turan beyin evine gittik Mühendisi de götürmüş idik Biraz sohbet etdikten sonra Millî Eğitim Bakanı İbrâhim Öktem bey geldi Durumu anlattık Plân ve projeleri yere serip açarak yapılacak işleri anlattık O da "Sekiz sene sonraki emellerimize uygundur Gidip inşaata devam edebilirsiniz" 1 dedi Biz de Kayseri'ye gelip inşaata devam ettik Bu çalışmalarımız esnâsında vâli Kâzım Atakul merkeze alınmış yerine başka bir vâli ta'yin edilmişdi Kemâl Edip Kürkçüo ğlu da görevden alınarak yerine Ali Rızâ Özgüç, ondan sonra da İsmet Parmaksızoğlu genel müdür olmuşlardı Bu arada İsmet Parmaksızoğlu, iki kere dernekle olan ilişkimin kesilmesini istedi Fakat ben -her şey'i göze alarak - yine aynı şekilde çalışmalarıma devam ettim Çünkü benim dernekle olan ilişkim kesilince bir çok işlerin aksıyacağını çok iyi biliyorlardı İnşaat bitmek üzere idi ki bir akşam vakti yönetim kurulu üyesi bulunan Dr Mustafa Mıhçı bey, o zaman oturmakta olduğum okul 1 -Böyle bir ifâde , her halde hesaplı kitaplı bi r şey'di ki sekiz sene sonra oniki mart hadisesi vukû' bulmuşdu? Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 7 lojmanının kapıs ını çaldı "Ömer Eskici beyi bir trafik kazasında kaybettik" dedi "Ben de Eyvâh, işlerimiz sekteye uğradı desene" diyerek üzüntümü belirttim Çünkü yönetim kurulu üyeleri, onun basîretli ve tecrûbeli görüşlerinden mahrum kalmışdı Netîcede okul inşaatı tamamlanıp 1965 -1966 ders yılında , Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün açılması çalışmalarına başla ndı Hazırlıklar yapılıyordu Kariyerli bir Müdür ve öğretim üyeleri aranıyordu Bunun için Ankara'ya giderek İlâhiyat Fakültesi'n de Doç Dr Hüseyin Yurdaydın gibi kimseler ile görüşerek böyle bir görevi kabul etmelerini söyledim Bu arada -bir idâreci olarak bildiğim, fakat onlara söylemediğim ba'zı konular için - arkadaşlarıma dikkatli ve uyanık olmalarını, kararlaştırılan prensipler den ta'vîz vermemelerini, ara sıra hatırlatıyordum Daha önce de Sayın Demirel'in parti başkanı olmasında Kayseri'lilerin büyük rolü olmuştu İstediğimiz ba'zı konuları Onun yardımı ile elde edebilirdik Üstelik seçimler yapılmış, Sayın Demirel Başbakan olmuşdu Ne yazık ki ben kariyerli bir müdür ararken, arkadaşlarım, ba'zı çalışmalarını benden gizli olarak yapmaya başlamışlar ve Ankara'daki ba'zı kimselerin ve genel müdürün te'siri altında kalarak , beni saf dışı bırakıp , onların yönlendirmelerine alet ol muşlar ve ta’vîzci , reformcu fitne erbâbı nın En stitünün içine sokulmasına âlet olmuşlardı Böyle bir durumu öğrenince bütün emeklerimizin, bi'l - hâssa yediden yetmişe hayır sâhibi Kayseri'lilerin emeklerinin karşılığını göremiyeceği kanaati bende uyandı 2 Bunun için de 2-Yediden yetmişe Kayseri halkının bu yardımları hakkında bir çok ibretli hâtıralarım vardır ki onlardan bir kaçı şöyledir: Bir yaz tatilinde okulda bir ben, bir de müstahdem vardı Çarşafına bürünmüş ihtiyar yaşlı bir kadın bastonuna dayanarak okula gelmiş, müstahdem tarafından yukarı çıkarılarak odama girmişdi İçeri girince "Oğlum, bir dîn mektebi yapıyormuşsunuz, ona biraz yardım etmeye geldim" dedi ve oturdukdan sonra göğsünden bir mendil içerisinde büyük bir altın çıkarıp verdi Dernek makbuzunu çıkarıp yazarken "Teyze adın nedir?" diye sordum O da "Oğlum benim adımı Allâh yazar" diyerek söylemedi Bir kaç kere sordum, yine aynı şey'i söyledi O gitdikten sonra o zaman dernek üyesi olan merhum sarraf Ali Soyal beye telefon ederek durumu Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 8 emeklerimizin heder olduğu kanâatine vararak dernekle olan ilişkimi kestiğim gibi İmâm -Hatip Okulu Müdürlüğünden de istifa edip ayrıldım Çünkü , İslâm Dîni’nin Ehl -i sünnet ve’l -cemâat esâslarına göre açılmasını arzu ettiğimiz Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü, hastalıklı olarak açılmışdı Aradan bir müddet geçtikden sonra yeni açılmış bulunan Niğde İmâm - Hatip Okulu Meslek Dersleri öğretmenliğine atandım Orada çalışmalarıma başladım Aradan altı ay kadar bir zaman geçmemişti ki Kayseri Yü ksek İslâm Enstitüsü'nün için için kaynadığını ve bir takım huzursuzlukların olduğunu işitmeye başladım Korktuğum ve vukû' bulmasından endîşe ettiğim şey'ler meydana gelmeye başlamıştı Üzüldüm, ama ne çâre ki o tezgâhı hazırlayanlar işlerini iyi plânl amı şlar ; yapılışından açılışına kadar büyük ümitler ile yaptığımız çalışmalar, gafletimiz yüzünden sekteye uğratılmış ve Kur'ân -ı Kerîm'i n şu tenbîhatı unutulmuştu ( ينلفاغلا نم نكت لآو لآأ : Dikkâtli olun, gözünüzü dört açın Sakın ğaflet ehlinden olmayın) (A'râf, 205) söyledim O da "O altın herhalde çok para eder" dedi Götürüp bozdurduğumuzda beşbin küsûr lira etdi Bu sırada b enim maaşım yüzaltmışyedi küsûr lira idi Bir gün dernek üyelerinden merhum Hacı Mehmet Küçükçalık, Mehmet Çorakçı ve ben, çarşıda para toplamaya çıkmıştık Şekerciler çarşısında uzun boylu bir hammal vardı Yanımıza gelerek kendisinin de yardım ede ceğini söyledi Koynundan bir mendil dolusu bozuk para çıkardı Yüz para, beş kuruş, on kuruş gibi olan bu parayı nekadar zamanda biriktirmişdi bilmem Câmi kebir'in avlusunda bulunan duvarın üzerine koyup saydık Hepsi altmışyedi küsur lira idi Hepsini b ize verdi Yine bir gün dernek üyelerinden Hacı Mehmet Küçükçalık, Selçuk Karakimseli ve ben, Bankalar caddesinde para toplamaya çıkmış idik İş bankasının karşısındaki binanın ikinci katında bir terzi dükkanına giriyorduk Arkadan birileri "Orası e rmeni" dedi Fakat biz içeri girmiştik Tahmînen otuzbeş yaşlarında olan terzi, küçük bir çocuk ile peynir ekmek yiyordu Elini cebine sokarak beş lira çıkardı ve "Amca fazla param yok, yoksa böyle bir okula daha fazla para verirdim" dedi Bundan so nra şimdiki İskender lokantasının altında bulunan bir eczâneye girdik Eczâne sâhibi, Kayseri Lisesi'nde benimle aynı devreden idi "Zihniyetime aykırı olan bir yere para veremem" deyip içeri kaçtı ve bir daha dışarı çıkmadı İbret almasını bilenlere ne mutlu Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 9 Bunun içi n de , Makarr -ı ulemâ’ olan Kayseri ve Kayseri halkı, bu güne kadar , geçmiş âlimlerimizin Ehl -i sünnet ve’l -cemâat esâslarına uygun olarak yapmış oldukları hizmetleri, Yüksek İslâm Enstitüsü hocalarından ve talebelerinden görememişdir Hâlen de öyledir Ne yazık dır ki acı -tatlı mücâdele ve mücâhedeler ile kazanılan bu güzel ortam, kısır, cılız , yanlış dînî bilgileri ile; Allâhü Teâlâ’nın emir ve nehiy’lerinden başka fikir, sistem, düzen, kural ve düşünceleri, kendi ihtiyaçlarına veyâ toplumun ihtiyaçlarına daha iyi cevâb verir, düşüncesi ile , bir takım kimseleri velî, sâhib, dost, hâmi ve kurtarıcı kabûl edip onları ilâhla ştırarak veyâ bir ma’bûd hâline getirerek veyâ onlara bir üstünlük tanıyarak kiliselerde, papazların günah çıkartıp cennetlik yaptıkları Hristiyanlar gibi , “Bir mürşide, bir şeyhe intisab etmezsen cennete giremezsin” inancını yaymaya çalışıp bir takım düny evî menfaatler elde etmeye çalışan mürşid, şeyh, hoca, önder ve lider nâmı altındaki çıkarcı ve düzenbaz kimselerin peşinde giderek kendilerini şirk bataklığından kurtaramayan ; Tevhîd ve Şirk esâslarını doğru bir şekilde idrâk edip anlayamayan ; dînî emir ve nehiylerin bir çoğunu ketm ederek göze batmayacak, kulağa hoş gelecek, rejime ters düşmeyecek konuların konuşulmasını arzu eden ; yenilikçi, telfikci, menfaatçi câhil ve ğâfil kimselerin elinde heder olup g itti ve Makarr -ı ulem â’ olan Kayseri şehri, birlik ve ber âberliğin düşmanı, tefr îkanın dostu , tar îkat ve cem âatle rin eline kaldı (ىدلها عبتا نم ىلع ملآسلاو :Dünyâda ve âhiretde) selâm (ve selâmet) , hidâyete (doğruya, Hakk'a ve hakîkate) tâbi' olanlaradır) (Tâ-Hâ, 47) 28-03-2008 Ali Celâleddin Karakılıç Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nün yapılışı ve açılışı hakkındaki hâtıral arım 10 1963 -Nisan ayı başlarında Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nün temel atma merasimindeki ilk harcın atılış ânı